
Geçtiğimiz hafta bir grup mimarla birlikte Venedik Mimarlık Bienali’ni gezdik. 13.sü düzenlenen bienalde Venedik semalarında olmak, bu tılsımlı kenti yeniden keşfetmek çok keyifliydi.
Geçtiğimiz hafta bir grup mimarla birlikte Venedik Mimarlık Bienali’ni gezdik. 13.sü düzenlenen bienalde Venedik semalarında olmak, bu tılsımlı kenti yeniden keşfetmek çok keyifliydi.
Arsenale ve Giardini’de konumlanmış, David Chipperfield imzalı bienalde Zaha Hadid, Norman Foster, Peter Einseman, Rem Koolhaas gibi yıldız isimlerin sergilerini izleyebilir, onlarca ülkenin pavyonunu gezip mimarlık yaklaşımlarının ipuçlarını yakalayabilirsiniz.
Bienalde Türk pavyonu yoktu ama paralel etkinliklerinden birisi olan “Traces of Centuries & Futures Steps” sergisine Türkiye’den Emre Arolat ve Can Çinici’nin katılımı çok gurur vericiydi. Yolunuz Venedik’e düşerse Rialto Köprüsü’nün yanındaki Palazzo Bembo’daki sergiyi görün derim.
Mimar değilim ancak bienal gezimde en çok Japonların pavyonunu beğendim. Küratörü Toyo İto ve yardımcıları Atsuko Sato ve Tae Mori bir durumu ele alıp, onun mimari çözümlerini mimari bir dille sergilemişler. “En iyi ulusal pavyon” seçilerek de bienalde taçlandırıldılar.

Bienale gitmeyi planlıyorsanız öncelikle ekim ayında gitmenizi öneririm. Bizim gibi açılışı kaçırmamak için ağustos sıcağında gitmemelisiniz. Zira bu zamanlar Venedik fazlası ile nemli ve sıcak. Tavsiyem San Marco ya da Arsenal’e yakın bir yerde kalmanız. Yoksa yorgunluktan ertesi güne enerjiniz kalmayabilir. İnternetten ev kiralayıp kalabilirsiniz, merkezi yerlerdeki oteller çok pahallı.

Bienali birlikte gezdiğim mimarlara da bienali ve beğendikleri pavyonları sormayı ihmal etmedim.
Ali Osman Öztürk
Venedik Mimarlık Bienali dünya mimarlık kültür ortamını izlemek, tartışmak açısından bizlere imkan sağlıyor. Türkiye’den geniş bir grup olarak katılmak ve Ülkemiz mimarlığı üzerine konuşmak da önemli fırsatlardan biriydi. Fakat Türkiye standını Venedik’te görememek her defasında bizi üzüyor.
Brigitte Weber En görkemli sanat ve mimarlık festivallerinden biri olan ve dahilinde film festivalini de barındıran Venedik Bienal'ini, tekil bir algılama yerine bütüncül olarak değerlendirmeliyiz. Bienal bize bir süreç gösteriyor, mimarlık dahil diğer tüm disiplinleri bu süreç içinde ele alırsak hangi yöne gittiklerini ve toplumdaki değerlerini açıkça görebiliriz.

Enis Öncüoğlu
Kişisel olarak katılan Can Çinici ve Emre Arolat sergileri başarılı idi. Şili pavyonunda zeminde tuz üzerinde yürümek veya Kıbrıs pavyonunda da plaj kumu üzerindeki şezlonglarda video seyretmek hep bu mekan algısı ile ilgili yapılan çalışmalardı. Rus pavyonu çok etkileyici idi. Yine Amerika pavyonu kentsel problemlere bulduğu yaratıcı çözüm örneklemeleri ile eğitici idi. Bunun yanında Japon ya ve İskandinav ülkeleri pavyonları da başarılı idi.
Hasan Çalışlar
Bu bienalden aklımda kalacak olanlar arasında Wim Wenders in Peter Zumthor için çektiği film, Eisanmann ın Michel Hoellbecq in kitabı ve Piranese nin planları üzerinden yaptığı çalışmalar, OMA’nın muazzam bir araştırmaya dayalı kamu kuruluşlarının mimarisi ve mimarları hakkındaki sergisi ve Rusya’nın dijital çılgınlığa çok güzel ev sahipliği yaptığı Sergei Tchoban ın çalışması olacak.
Hüseyin Bütüner
Benim için Global sorunlardan bağımsız olarak geliştirilen ve sadece mimarlık ve mekan üzerine yoğunlaşılan yaklaşımlar daha ilgi çekiciydi. Bu yaklaşımda dünya mimarlık ortamının ‘yıldız mimarları’ nın sergilerindense ülkeler adına yapılmış çoklu çalışmalar, sergilemeler, sunumlar daha etkileyici idi.
Mesela Uruguay ve Macaristan pavyonlarında çok samimi bir yaklaşım öne çıkıyordu.

Kurtul Erkmen
Rusya Pavyonu ve Norman Foster düzenlemesi bu anlayışın iyi örnekleri. Aynı mantığın izini tam ters bir duruşla – neredeyse hiç birşey yapmadan – süren Brezilya Pavyonu’da ilgimi çeken örneklerden.
Nevzat Sayın
Grafton Architects-Paulo Mendes De Rocha, Eisenman Architects,40000 Hours, Dialogue İn Details,The İnvisible Architect, Novartis Campus, Farshid Moussavi/Architecture And Affects, Herzog&De Meuron, Zaha Hadid Architects, Valerio Olgiati, Sanaa,Rafael Moneo/The Architect Of The City ve Rusya sunuşları ile Wim Wenders’in Peter Zumthor filmi özellikle çok iyiydi. Daha ne olsun? İki şey olabilir:1.biz de bir gün Venedik Mimarlık Bienali’nde yer alırız, 2.bir başka gün İstanbul Mimarlık Bienali de olur.
