Tasarım ve Teknolojinin Kesişme Noktası; KG Mimarlık

19 yıldır ortağı Mimar Kurtul Erkmen ile uyum içerisinde çalışarak, bir çok prestijli markanın, genel müdürlük binasından, konsept tasarımlarına kadar proje üreten KG Mimarlık’ın ortağı Gürhan Bakırküre bu ayki konuğumuz.
Home Art, Ocak 2010

19 yıldır ortağı Mimar Kurtul Erkmen ile uyum içerisinde çalışarak, bir çok prestijli markanın, genel müdürlük binasından, konsept tasarımlarına kadar proje üreten KG Mimarlık’ın ortağı Gürhan Bakırküre bu ayki konuğumuz.
Home Art, Ocak 2010

Türkiye’nin ilk dijital mimarlık arşivi olan Arkiv’de bir çok projesi yer alan KG Mimarlık’ın tasarım ve teknolojiyi birbirinden ayırmadan mimari bakışlarını nasıl şekillendirdiklerini, binanın iç tasarımında hangi noktalara dikkat ettiklerini konuştuk.

Mimar gözüyle malzeme kullanımını geçmişten günümüze nasıl değerlendirdiğinizi öğrenebilir miyiz?
1980’lerden evvel, Türkiye’de her türlü konuda olduğu gibi, inşaat malzemeleri konusunda da seçenek yok denecek kadar azdı. İthal malzeme bulmak o tarihlerde zaten söz konusu değilken, yerli üretimde çok fakir denebilecek düzeydeydi. 1980 lerde değişen ithalat rejimi ile birlikte ilk defa mimarlara malzeme seçme şansı doğmaya başladı. Bu seneler benim üniversitede mimarlık öğrencisi olduğum yıllara rastlar. Bu zamanlarda alçı panel bile Türkiye’ye henüz yeni girmekteydi. Yurtdışına mimarlık öğrencisi olarak gittiğimizde binalarda kullanılan malzeme zenginliğini, çeşitliliğini ve teknik detayları hayranlıkla incelerdik. 20-25 yılda Türkiye o günlerden bu günlerdeki malzeme çeşitliliğine geldi. Tabi bunda gerek ithalat rejimindeki değişim, gerek yerli üretim gerekse teknik ve bilimsel gelişmeler önemli rol oynadı.

Bu malzeme olanakları mimarlara tasarım ve seçim konularında gerçekten büyük bir özgürlük sağlarken, diğer yandan da malesef kitch tasarımların artmasınada, dolaylı olarak da olsa, olanak sağlamıştır.

Otomotiv sektöründen, bankacılık sektörüne kadar farklı alanda uzun yıllardır bir çok ünlü markaya farklı projeler ürettiniz. İç mekan tasarımlarınızı şekillendirirken ofiste nasıl bir rol dağılımı oluyor ve tasarımlarınıza yön veren noktalar nelerdir, öğrenebilir miyiz?
Hayatımızın büyük bir bölümü iç mekanlarda geçmektedir. Çalıştığımız ofis, yaşadığımız evimiz, yemeğe gittiğimiz bir restaurant, alışveriş yaptığımız herhangi mağazanın iç mekanlarında vaktimizin büyük çoğunluğunu geçirmekteyiz. Yaşam kalitemizi, bu iç mekanlar en az yaşadığımız dış çevre kadar önemli bir derecede etkilemektedir. Bu nedenle iç mekan tasarımlarımızı büyük bir zevkle gerçekleştiriyoruz. Öte yandan da aslında mimari ve iç mimarinin bir bütün olduğu ve imkan bulunursa kesinlikle entegre çözülmesi ve tasarımlanması gerektiğine inanıyoruz.

İç mekan tasarımı bizim ofisteki işlerimizin %65-70 gibi bir oranını oluşturmaktadır. Genelde tasarımın ana kararları ben ve ortağım Kurtul Erkmen tarafından oluşturulur. Bir proje müdürü önderliğinde mimar-iç mimarlardan oluşan bir ekip tarafından geliştirilir.
Ofisimizde iç mimari işlerin uygulamaları için ayrı bir departmanımız vardır. Yapılacak iş uygulamayı da içeriyorsa proje tasarım departmanlarından, uygulama departmanına devir olur. Projenin uygulamasını yapan ekibimiz, tasarım yapan ekibimizden tamamen ayrıdır. İçimizde iki ekibin koordinasyonu ve iç denetimi ile projelerin sağlıklı gelişimi ve bitirilmesi sağlanmaktadır.

İşinizin büyük çoğunluğu iç mekan tasarımı olduğuna göre sizin çok beğendiğiniz iç mekân tasarımları var mı?
Beğendiğim iç mekan tasarımları yerine mimarisi ile iç mekan tasarımlarını bence son derece iyi birleştirmiş, çok beğendiğim 2-3 usta mimarın ismini söylemeyi tercih ederim. Eskilerden başlarsak F.L. Wright, yine onun ekolunden Carlo Scarpa, günümüzden Carlos Ferrater, RCR Architectes, neredeyse tüm tasarımlarını beğendiğim mimarlardır.

“Tasarımını en sevdiğim” diyebileceğiniz projeniz hangisi?
Benim en sevdiğim proje Piramit ajans için yaptığımız ofis projesidir. Fonsiyonel, yalın ve modern bir kimlik taşımaktadır.

http://arkiv.arkitera.com/o623-kg-mimarlik.html