
2006 yılında Arkitera Genç Mimar ödülünün sahibi olan TeCe Mimarlık’ın ortağı Tülin Hadi bu ay konuğumuz oldu. Üç yıl süreyle CNN Türk’te yayınlanan Design360 programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlenerek mimarlık ve tasarım gündemindekileri izleyicileri ile paylaşan Hadi, ortağı ve eşi Cem İlhan ile mimarlığa başlangıçlarından Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Kültür ve Yaşam Merkezi projelerine kadar bir çok konuyu konuşma fırsatı bulduk.
Home Art, Nisan 2011
2006 yılında Arkitera Genç Mimar ödülünün sahibi olan TeCe Mimarlık’ın ortağı Tülin Hadi bu ay konuğumuz oldu. Üç yıl süreyle CNN Türk’te yayınlanan Design360 programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlenerek mimarlık ve tasarım gündemindekileri izleyicileri ile paylaşan Hadi, ortağı ve eşi Cem İlhan ile mimarlığa başlangıçlarından Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Kültür ve Yaşam Merkezi projelerine kadar bir çok konuyu konuşma fırsatı bulduk.
Home Art, Nisan 2011
92 yılında kurduğunuz ve çok başarılı ödüllerle taçlandırılan Tece Mimarlığı sizden dinleyebilir miyiz?
Büro 1992’de Profis adıyla Cem İlhan ve Özkan Sunar ortaklığıyla kurulmuştu. Profis kısa sürede, ulusal yarışmalarda aldığı derecelerle rüştünü ispatlamış bir oluşumdu. 1994’te Özkan’ın mimarlıkta farklı alanları denemeye ve yurt dışına gitmeye karar vermesi ve benim Cem’le beraber çalışmaya başlamamdan sonra bir süre daha aynı isimle devam etti. 2005’te büronun adı TeCe olarak değişti. Büronun kurulduğu yıllarda önemli yer tutan ulusal yarışmalar ve fikir projeleri zamanla yerini davetli yarışmalara ve uygulamalara bıraktı.
Kendinizi sezgi, bilgi ve görgünün birlikte şekillendirdiği bir tasarım anlayışı içinde değerlendirmenizi açabilir misiniz?
İnsanın yaşamına değer katan, kişilikli bir yapı elde etmenin yolunun, bu üç temel vasfın aynı anda bir arada olmasından geçtiğine inanıyoruz. Bu değerlerin bir kısmı mesleki deneyimin içindeyken zaman içinde gelişiyor. Kimi zamansa daha mimarlık formasyonunuz olmadan sahip olabildiğiniz vasıflar bunlar. Çocukluğunuzdaki deneyimlerden, ailenizden, yaşadığınız ve büyüdüğünüz çevreden bir birikim olarak geliyor. Sezgi ve görgü kısmını böyle açıklayabiliriz. Bilgi ise malum, araştırmalarınız, öğrendikleriniz ki bundan sadece mimarlığa dair öğrenilenler anlaşılmamalı, deneyimlerinizin zaman içinde bir araya gelişiyle oluşuyor. Tasarım süreci içinde aldığımız tüm kararlar birbirini besleyen bu üç değerle şekilleniyor.

Açılışı geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Kültür ve Yaşam Merkezi projeniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Projeyi tasarlarken çıkış noktanız neydi?
Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Kültür ve Yaşam Merkezi Gölcük’te Ford Otosan arazisine komşu, 1999 Gölcük depreminin fay kırığı ve paralelindeki yolun arasında uzanan dar uzun parselde yer alıyor. Yapı hem Ford Otosan çalışanlarına hem de çevre halkına hizmet vermek üzere tasarlandı. Programı, spor salonu, fitness salonları, 180 kişilik konferans salonu, hobi atölyeleri, sergi salonu ve kafeterya, gözlem kulesi ve açık spor alanlarını içeriyor. Arazideki büyümüş ağaçların korunması, olabildiğince geniş yeşil alan bırakılması, yapının tabiatla ahengi önemli çıkış noktaları oldu. Bu kararlar, malzeme seçimlerini, tuğla, ahşap ve bakırın kullanımını yönlendirdi. Tabiatta rastlanabilecek, benzerlik ve değişkenliğin yarattığı türden dokular elde edilmeye çalışıldı. Örneğin cephedeki tuğlalar hem yüz değil de ileri geri yerleştirilerek uygulandı veya konferans salonunun kaplamaları inceli kalınlı döşendi. Bu durumu birlikte çalıştığımız tasarımcı arkadaşlarımızdan biri “düzensizliklerin düzeni” olarak tanımladı. Zeminin yumuşaklığı bodrum kat yapılmasına izin vermeyip, genelde bodrumlarda halledilen birçok meselenin çatılara taşınması gerektirdi.
Yapıların yeşil alan içindeki konumlanmaları mevcut ağaçların yönlendirmesi ile belirlendi. Özellikle yere özgü floranın mevsimsel değişimi yapıların yıl içinde farklı etkilere sahip olmasını doğuruyor.