Mekanı kullananlara göre tasarım yapılmalı!

Türk mimarlık ofislerinin projelerinin yer aldığı, ülkemizin ilk dijital mimarlık arşivi Arkiv’de en çok projesi bulunan ofislerden bir tanesi de hiç şüphesiz Tabanlıoğlu Mimarlık’tır.
Home Art, Aralık 2009

Türk mimarlık ofislerinin projelerinin yer aldığı, ülkemizin ilk dijital mimarlık arşivi Arkiv’de en çok projesi bulunan ofislerden bir tanesi de hiç şüphesiz Tabanlıoğlu Mimarlık’tır.
Home Art, Aralık 2009

Geçtiğimiz günlerde Dubrovnik’teki Libertas Rixos Hotel ile Cityscape Ödülleri'nde 'Turizm, Seyahat ve Ulaşım' kategorisinde “En İyi Yapı” ödülüne değer bulunan Tabanlıoğlu Mimarlık’ın ortaklarından Melkan Gürsel Tabanlıoğlu bu ayki konuğumuz oldu.

Uluslararası ölçeklerde projeler üreterek Türk mimarisini, yurtdışında büyük başarılara imza atarak temsil eden Tabanlıoğlu’na projelerindeki iç mekan tasarımını ve malzeme kullanımının nasıl şekillendiğini sorduk.

Türkiye’de malzeme kullanımını geçmişten günümüze nasıl değerlendiriyorsunuz?
Küresel dünyada teknolojide gerçekleşen her yenilik Türkiye’ye de eşzamanlı yansıyor. Üretim altyapısı da oldukça uygun olduğu için, kısa sürede yerli üretim dahi mümkün olduğundan, malzeme çeşitliliği inşaatlara yansıyor. Türkiye tailor-made üretimler için de elverişli bir ortam, mimari çözümlemeler ve detay uygulamalarda bizler de yeni alternatifleri değerlendirerek daha özgür tasarımlar yapma şansını elde ediyoruz.

İç mekan tasarımı konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu konuda ofis içinde nasıl organize oluyorsunuz?
Sadece iç mimarisini yaptığımız projeler olmuyor, ancak biz tasarımlarımıza bütüncül yaklaştığımız için son kullanıcıya ulaşana kadar, inşaat sürecinin kontrolü dahil, projelerimizin takipçisiyiz. Dolayısıyla örneğin Safir gibi Türkiye’nin en yüksek binasını yaptığımızda yaşam mekanı anlayışımızı tek tek konutların içine de taşıdığımız iç mimarisini de ofisimizde gerçekleştiriyoruz. Alışveriş merkezinin temasından, otoparkın işleyişine tüm mimari proje aynı anlayışla tamamlanıyor. Konutların tek tip olmasını öngörmediğimiz için saptanan ana temalar çerçevesinde metrekareden kullanıcı çeşitliliğine göre değişen hacim ve fonksiyon önerileri geliştirdiğimiz iç mekan tasarımlarını bu bütünlük içinde binaya taşıyoruz. İç mekanları bazen genel tasarımı yapan grup sürdürüyor ya da yine kendi içimizde diğer bir grupla sürdürüyoruz, ancak anlayış olarak aynı çizgiyi geliştiriyoruz.

Beğendiğiniz iç mekân tasarımlarından bir kaç örnek verir misiniz?
30 yıldır İstanbul’un kültür yaşamının en simgesel yapısı olan Atatürk Kültür Merkezi ana fonksiyonları olan opera bale konser salonlarının yanısıra, iç mekânların kurgusu, fuayelerin istisnai hacmi ve tasarımıyla, detaylarındaki özenle her zaman çok beğendiğim bir mimari mekan.

Konut olarak Levent Loft; var olan atıl bir değeri yeniden değerlendirmenin yöntemi olarak Loft konseptini kentle tanıştırdığımız özgün bir yapı. İç mekan tasarımı bağlamında olduğu kadar kentsel olarak da yenilikçi bir yaklaşım olarak sadece orada konut edinenlerin yaşamına katılmakla kalmayıp yaygınlaşan bir konsept olarak bir yeri oldu.

Kamusal alan için diğer bir yapı ise İstanbul Modern, dünya standardında kabul gören bir modern müze tasarımı olarak sanat ürününü en kolay ulaşılabilir, mimari sadelik tercihiyle izlenebilir kılarak kentliye taşıyan, yine bulunduğu çevreye olumlu bir örnek teşkil eden öncü bir iç mekan tasarımı.

En sevdiğiniz ve içinize sinerek tasarladığınız mimari projeniz hangisidir?
Her projede o mekanı kullanacak olan bireyi, topluluğu zihnimizde yaşatarak tasarım yapıyoruz. Bunun için çevre ve davranış biçimleri dahil onlarca analiz yapıyoruz. Projelerimizde her zaman son kullanıcının mutluluğunu ve yapının çevre ile ilişkisini öncelikli olarak değerlendiriyoruz. Bunun için hem gelenekten hem de teknolojiden akılcı ve fizbl bir biçimde yaralanıyoruz; bugünün işlevlerini karşılamak ve aynı zamanda yeni yaşam biçimleri önermek konusunda yenilikçi yaklaşıyoruz. Yüksek tavanlı hacimlerin mekân duygusuna katkısına metrekare anlamında büyüklükten daha fazla inanıyorum, o yüzden mimari yaklaşımımıza bu duyarlığımız özellikle yansıyor.

http://arkiv.arkitera.com/o34-tabanlioglu-mimarlik.html