Türkiye’nin en güzel ve şanslı şehirlerinden birisinde yaşamayı kim istemez. Son zamanlarda herkesin hayali İzmir’de yaşamak... Sıcak, denize yakın, yaşamak kolay. İşte bu temel yaşama tarzına bağlı kalarak, yaşamak isteyeceğiniz bir evi Öncüoğlu Mimarlık, Folkart Incity Konutları ile hayata geçiriyor.
Türkiye’nin en güzel ve şanslı şehirlerinden birisinde yaşamayı kim istemez. Son zamanlarda herkesin hayali İzmir’de yaşamak... Sıcak, denize yakın, yaşamak kolay. İşte bu temel yaşama tarzına bağlı kalarak, yaşamak isteyeceğiniz bir evi Öncüoğlu Mimarlık, Folkart Incity Konutları ile hayata geçiriyor.
1964 yılından beri uluslararası ölçeklerde mimarlık, planlama ve danışmanlık hizmetleri veren Öncüoğlu Mimarlık, kurulduğu Ankara’nın yanı sıra şu anda İstanbul, Dubai, Moskova, Astana ve New York’da faaliyetlerine devam eden köklü bir mimarlık ofisi. Büyük ölçekli ticari yapılar, ofisler, hastaneler, konut, turizm, kültür ve rekreasyon yapılarının yanında kentsel tasarım ölçeğinde de işler üreten Öncüoğlu, Enis Öncüoğlu ve ortakları Önder Kaya, Cem Altınöz ve Engin Öncüoğlu tarafından yönetiliyor. Dünyanın farklı noktalarında, farklı ölçeklerde projeler üreten Öncüoğlu’nun çalışmalarının karakteristik özelliklerinden biri, güncel mimarlık disiplinini projenin kendi bağlamı içinde gerçekçi ve uygulanabilir bir yaklaşım ile birleştirmesi olarak tanımlanabilir. Bu bağlamla İzmir’in Bornova’da hayata geçirilen kente farklı bir mimari karakter kazandıracak bu projeyi, kente kazandırdıklarını Enis Öncüoğlu’na sorduk.
Projenin İzmir’le buluşma ve yapılanmasını öğrenebilir miyiz?
Proje arsası İzmir Bornova’da üçgen bir adanın içerisinde terkler sonrası oluşan parkların arasında yer alıyor.Yeni yapacağımız konut kompleksinin tasarımında üzerinde en çok düşündüğümüz mimari karar kitle yerleşimi üzerine oldu. Çepere yaslanan blokların ortada bir avlu oluşturacağımız şekilde yerleştirilmesi ile çevre yollardan gelen gürültüden uzak, sakin ve geniş bir boşluk yarattık. Programdaki yoğunluk, Ankara yolu yaklaşımındaki algı, manzara, rüzgar ve güneş ışığı yönü gibi faktörleri de göz önüne alarak doğu ve güneybatı köşelerinde yüksek kütlelerde topladık. Proje alanını çeviren blokları birbirlerinden kopartarak ve batıdaki ticari alanı ise alçak katlı tutarak araziye çevreden geçişlerin kolay ve hızlı olmasını sağladık. Bu sayede terk alanlarındaki parkın da proje arsası ortasındaki yeşil alanla ilişkilendirebilmemiz de tasarımsal olarak mümkün oldu.
Projenin tasarımında öne çıkan güçlü yönler ne oldu sizce?
Bloklardaki kademelenmeler ve teraslarla zemindeki yeşilin dikeyde de devamını amaçlamamız, teras ve balkonların yataydaki hareketleri ile de kütlelere dinamik ve güçlü bir karakter kazandırdı diyebilirim. Ana avlu girişini ve ticari alanları da benzer karakterdeki dinamik bir çatı örtüsü ile vurgulamamız da etkili bir söylem oldu.
Kullandığınız malzemelerden bahseder misiniz?
Bakımı kolay olan Terracotta ve tuğla ana cephe elemanlarının temel dokusunu oluştururken kimi yerlerde cam, doğal taş ve ahşap yüzeyler kullandık. Kentin yapısına uygun ürünleri doğaldan yana kullanarak tercihlerimizi belirledik.
Projenin ana fonksiyonlarında neler var?
Proje alanında farklı kullanıcı gruplarına göre niş alanlar oluşturduk. Farklı yaş grupları için hem kapalı hem de açık alanlar tasarladık. Hem yaya hem de araç trafiği için rahat dolaşım planlayarak, doğal kent dokusunu projeye entegre ettik. Folkart Incity Konutları’nda ticari üniteler, hibrit ofisler, restoranlar, spor tesisi, kreş ve sosyal donatı alanları yanı sıra kültür ve sanat ağırlıklı fonksiyonların ticari faaliyetleri destekleyebilecekleri bir altyapı da kurguladık.