Düzenli bir kargaşa ya da kaotik bir düzen; TOKYO

Bir Mimar, Bir Şehir

Bir Mimar, Bir Şehir

Bu aydan itibaren sizlere mimarların gözünden bir şehri tanıtmaya çalışacağız. Onun gözünden çekilmiş fotoğraflarla, onun izlediği yapılarla, tattığı lezzetlerle ve gözlemlediği şehir kültürü ile gelecek seyahatlerinize rehber olmasını elçilik edeceğiz. Bu ay ilk konuğumuz Dilekçi Mimarlık’ın Kurucusu Durmuş Dilekçi. Durmuş Bey geçtiğimiz ay çok etkilendiği Tokyo seyahatini anlattı. Tokyo’da mimari olarak beğendiği yapıları, kentin yapısını, yemek kültürünü ve tavsiyelerini bizimle paylaştı.

Mimari açıdan en beğendiğiniz kentin hangisi olduğunu öğrenebilir miyiz?
Gezdiğim yerlerin bende bıraktığı izler; daha çok “yer-mekan ruhu-genius loci” ile ilgili. Bazen bunu kültür, sanat ve mimari, bazen kentin hayat enerjisi, bazen insan-çevre ilişkisi, bazen de tariflenemeyen hisler buna aracılık ediyor. Bir şehir için beni heyecanlandıran şey sadece mimari değil, mimarinin de parçası olduğu kent kültürü benim için önemli bir ayıraç. Mümkünse tanışık olmadığımız yabancılıklar kendi kültürüne katkı yapabiliyorsa… Ama mimari olarak (bir seçim yapılması gerekirse) not düşülmesi gereken şehirler olarak arasında Chicago, Kopenhag, Hong Kong, Stockholm’u da sayabilmeme rağmen, geçen ay yaptığım Tokyo seyahati beni bir çok açıdan etkiledi.

Bu kenti sevme nedenleriniz?
Japonya dünyadaki en zengin ve gelişmiş yerlerinden biri olmasına rağmen kültür ve geleneklerin el üzerinde tutulduğu bir yer. Gitmeden önce kulağınıza çalan söylentiler büyük bir heyecan yaratmasına rağmen yaşadığınız ilk deneyimler, anlamsız bir önyargıyı da sizin önünüze koyuyor. Kent belki de bugünlerde çokça aradığımız saygı-tevazu, yavaşlık-ağırlık, huzur-dinginlik gibi kelimelerin karşılığını kozmopolit bir kent kültürü içinde nasıl yaşanabildiğini göstermesi ya da insanın yaşadığı çevreye, karşısındakine, kendine, yaptığın işe, yediğin yemeğe saygıyı tekrar belleğime işlemesi sebebiyle sevdiğimi söyleyebilirim.

Tokyo’yu sizden dinleyebilir miyiz?
Tokyo, eskiyle yeninin, büyükle küçüğün, kalabalıkla sakinliğin, köy ile şehrin, geleneksel ile modern-avantgard’ın, genç ile yaşlının, hız ile yavaşlığın kısaca zıtlıkların içinde harmoniyi yakalayabileceğiniz bir şehir. Kendi hayatımda da zıtlıkların her birlikteliğinin yarattığı enerji, hep ilgimi çekmişti. Belki bu sebeplerdir ki kendi projelerimde mimari kavramsal sorgulamalarımı hep bunun üstüne kurguladım. Belki ironi olarak, bu farklı katmanlarda karşılık verircesine heyecan verici geldi. Aynı zamanda yemek kültürünün gelişmişliği ve sunduğu alternatifler olarak inanılmaz cezbedici.

Tokyo, genç, dinamik, şaşırtıcı trendler, karmaşık alt kültürler ile dolup taşan yaratıcı, modern kozmopolit bir şehir. Şehir kültürünün, sinemadan animeye, modadan, mimariye, edebiyattan resme kendine özgün post modern kimlikler yaratması ilgi çekici.

Kente kimliğini veren olguyu nasıl tariflersiniz?
Kent, farklı dış uyarıcılar ile sizi çevreliyor ve kente kimliğini veriyor. Başka hiçbir şehirde bu kadar yaratıcı ve tetikleyici fikirlerin kent hayatını şekillendirdiğine şahit olmamıştım. Yol kenarındaki trafik ışıklarının uyarı sesleri, insanların bize kontrolsüz gibi gelen konuşma vurgulamaları, geleneksel kimonoların yanından en siyah gotik kıyafetleri giyinmiş binlerce genç, meydanlardaki binaların ön cephelerinde yer alan dev elektronik reklamlar, yanıp sönen parıl parıl neon lambalar, içiçe geçmiş tabelalardaki karmaşık gözüken yazı dili. Düzenli bir kargaşa ya da kaotik bir düzen diyebiliriz. Tüm algılarınıza hükmeden…

Doğu felsefesinin temel öğretilerine metafor olarak, Tokyo, şehir olarak doluluk ve boşlukların dengesinden oluşuyor. Aynı zamanda silueti yapılar arasındaki saygıyı ve mütevaziliği vurgularcasına hissettiriyor. Yapıların siluetteki konumlanmaları birbirlerini kapatmayan, form dili olarak akıcılık hissi uyandıra bir harmoni için sıralanıyor diyebiliriz. Kent enerjisinin bu yapılar arasında dolaşabildiğini hayal edebilirisiniz. Öne çıkan tek tek mimari yapılardan daha çok, kent bütününe ilişkin genel bir algı oluşuyor zihinlerde. Mimarinin kenti şekillendirdiği ama kendini konu şehir olduğunda geriye çektiği bir kurgu diyebiliriz.

Tokyo’daki şehir yapısının nasıl bir bölgesel ayrımı var?
Tokyo şehir olarak, farklı özgün karaktere sahip uydu merkezlerin birlikteliğinden oluşuyor. Gerek kültürel, gerek yeme içme, gerek alışveriş olarak baktığınızda ilgi çekici bölgelere ayrıldığını söyleyebiliriz. Her bölge kendi enerjisine sahip. Shinjuku bölgesinin hayat enerjisi ile Ginza bölgesinin moda izleri, Shibuya’nın genç ve tasarımcı odaklı dokusu ile Asakusa’nın geleneksel kimliği hepsi karşınıza farklı bir deneyim olarak çıkıyor. Shibuya, Aoyama, Harajuku kenti havasını solumak için akla gelecek ilk yerlerden. Aoyama’nın arka sokakları keşfedilmeyi bekleyen mekanları karşınıza çıkartacaktır. Harajuku ise kitsch gibi algılayabileceğiniz belki sıradışı, aykırı gençlerin enerjilerini hissedeceğiniz postmodern bir alan. Haute couture yerine street couture kavramı burası için daha uygun düşüyor. Daiakanyama ise tasarım ve kültür anlamında şehrin yeni çekim alanı diyebiliriz.

Zengin yemek kültürü için neler söylersiniz?
Tokyo geniş bir yemek çeşitliliğini içinde barındırıyor. İlk akla gelen sushi’nin dışında shabu shabu, tonkatsu, soba noodle, tempura, yakitori, kaiseki, sukiyaki veya teppanyaki’yi sayabiliriz. Özellikle, shabu shabu ve teppanyaki sunumları özel bir seremoniyle servis ediliyor.

Shabu shabu büyük bir masa üzerinde özel döküm tencereler içinde çok az yağ eklenmiş sebze stoklu suyun içine mozaik yağ dokulu dana etinin ve sebzelerin haşlanması ile yapılıyor.

Teppanyaki geniş bir saç veya taş bir masa üzerine-de et çeşitlerinin ve sebzelerin pişirilerek sunuluyor.

Tonkatsu ise pane edilmiş etlerin kızartılarak lahana salatasıyla birlikte sunuluyor. Ya da japon usulü sosyalleşme mekanları diyebileceğimiz izakaya mekanlarına gitmeyi de deneyebilirsiniz.

Kentte ilginizi çeken yapılar hangileri?
Herzog & De Meuron’un PRADA AOYAMA yapısını herhalde dergilerde görmeyenimiz kalmamıştır. Bir mimari ürünü kendi çevresinde ve etkileştiği alanda görmeden gerçek anlamda hiç bir zaman fikir yürütemiyorum.

Tokyo kent morfolojisinin çok iyi irdelendiği ve sofistike bir dokunuşla sonlandırıldığı bir yapı olarak önüme çıktı. Tokyo’yu gezdiğinizde sokaklardaki ışığı kesmemek için alçak katlı yapılar ilk 2 katıyla sokağa geometrisini verirken, üstteki katlar geriye doğru kayan bir eğik çatı geometrisinin içine gizlenmiş katlardan oluşur. Bir başka dikkat çekici nokta bu yapıların cepheleri genel anlamda tek renk ve dokuda seramik vb türü plakalarla kaplı olduğunu fark edersiniz. Japon minimalizminin izleri sürebildiğiniz küçük detaylar bunlar... Prada yapısı bu çerçevede sokak dokusu içindeki konumu, bulunduğu hafif eğimli arsa üzerinde sıfır kotu ile kurduğu mütevazi ilişkiyle bu dokunuşları modern bir bakışla tekrar yorumlamayı başarabilmiş bir proje. Cepheyi oluşturan camların, arka sokak dokusundaki seramik cephelere referans oluşturması, eğik çatıların oluşturduğu sokak sokusuna yapının eğik geometrisiyle atıfta bulunması beni heyecanlandırdı. Yapı cephesini oluşturan cam plakaların taşıyıcılarının yapının genel strüktürü de olması yapıyı kurgusunu metabolikleştiriyor.

Bu yapilardan sevdiğiniz iki tanesini mimari olarak değerlendirebilir misiniz?
TOKYU PLAZA ve T SITE’yi değerlendirmek isterim. Bu iki projeyi 2012 yılında WAF’da alışveriş merkezi kategorisinde Buyaka projesiyle shortlist olduğumuzda sunumlarda gördüğüm ve not aldığım projelerdi. Hatta T Site projesi WAF 2012’de birinci olmuştu.

Tokyu Plaza mimari dil olarak çok kuvvetli bir etkiye sahip olmasa da, kent içinde yüklendiği anlam açısından çok değerli buldum. Mimari tasarım NAP Architets. Yapı bulunduğu caddenin köşe noktasında davet edici bir girişle sokakla ilişki kuruyor. Ve kullanıcıları ticari alanlar arasında sıkmadan gezdirerek çatıya çıkartıyor. Çatı katı ise kent içinde büyük bir bahçe ve buluşma alanı haline gelmiş. Kamusal bir alan yaratılmış. Ağaçların üstündeki kuşlar ile altında emekleyen çocuklar, sevgilisiyle konuşan gençler veya bilgisayarında çalışan insanlardan oluşan bir park alanı. Yerin bu kadar değerli olduğu günümüz şehirlerinde mimarların projelerinde kamusal faydayı gözeterek projelerini tasarlamalarını çok kutsal buluyorum.

Daiknayam T Site projesi ise; Klein Dytham’ın tasarladığı bir proje. Bugünü görsel, işitsel medya üzerine önemli bir arşivi barındırıyor. Klein Dytham bu projesinde multi disipliner bir tasarım süreciyle bu projeyi yaptıklarını anlatmıştı. Yapı cadde üzerindeki Fumihiko Maki yapılarına saygıyla sakin alçak ve mütevazi bir ilişki içinde algılanıyor. Mimar verilen genel brief’in tabelasız gelecek için örnek olabilecek bir ticari alışveriş alanı tasarlanmasıymış. Kulağa biraz tuhaf gelmekle beraber Tsutaya CEO’sunun T’si üzerinden genel bir çoğaltma ve yorumlamayla proje ele alınmış. Mimari planlama, cephe tasarımı, sergileme üniteleri ve mobilya tasarımları, hep bu çıkış noktası üzerinde yapıya kimlik vermeyi amaçlamakta. Bana başlangıç noktası bir mimari proje referansından daha çok reklam ajanslarının iş yapış şekline sahip ve biraz da post modern bir yaklaşımı çağrıştırmakta. Ancak yapının iç dış mekan ilişkileri, avlularla kurulan ışık-bahçe kullanımları yaratması başarılı. T harfini bir net tasarımı olarak parametric verilerle tasarlanması ve tüm cepheye yayılması ise güncel moda bir yaklaşım olarak gözükmekte.

DURMUŞ DİLEKÇİ’NİN TOKYO ÖNERİLERİ

MİMARİ YAPILAR

  • Tama Art University Library / Toyo Ito (3-15-34 Kaminoge, Setagaya)
  • Za Koenji Public Theatre / Toyo Ito (2-1-2 Koenji-Kita, Suginami-ku)
  • Armani Casa ve Omotesando Hills binaları / Tadao Ando (4-12-10 Jingumae, Shibuya)
  • Christian Dior Flagship / SANAA (5-9-2 Jingumae, Shibuya-ku )
  • Mikimoto Ginza 2 Binası / Toyo Ito (2-4-12 Ginza, Chuo-ku)
  • GYRE binası / MVRDV (5-10-1 Jingumae, Shibuya)
  • Swatch Tower ve Glass Shutter House binaları /Shigeru Ban
  • The Nakagin Capsule Tower binası / Kisho Kurokawa
  • Asahi Sergi salonu / Philippe Starck
  • Tokyo City Hall / Kenzo Tange (2-8-1 Nishishinju-ku)
  • SunnyHills, /Kengo Kuma (Minami Aoyama 3-10-20, Tokyo)
  • Asakusa Culture Tourist infomation center / Kengo Kuma (2-18-9 Kaminarimon, Taito-ku, Tokyo)
  • Daikanyama T site / Klein Dytham ( 17-5 Sarugakucho, Shibuya-ku)
  • White U house / Toyo ito (Nakano-ku, Tokyo)
  • Tokyo International Forum / Rafael Viñoly (3-5-1 Marunouchi-3 Chome,Chiyoda-ku)
  • St Mary’s Cathedral / Kenzo Tange (3-16-5 Sejiguchi,Bunkyo-ku)
  • Ropongi Hills / Jerde (6-10-1 Roppongi)
  • Bunka Kaikan / Kunio Maekawa (4-45 Ueno Park,Taito-ku)
  • National Yoyogi Stadium / Kenzo Tange (2-11 Jin’nan,Shibuya-ku)
  • National Museum of Western Art / LeCorbusier (7-7 Uenokoen, Taito)
  • Komazawa Park Olympic Tower/ Kenzo Tange (1-1 Komazawa-koen,Setagaya-ku)
  • The Eye of Shinjuku / sanatçı Miyashita Yoshiko (Shinjuku Station,Shinjuku-ku )
  • Tod’s Omotesando / Toyo Ito (5-1-15 Jingumae, Shibuya-ku)
  • Prada Aoyama / Herzog de Meuron (5−2−6, Minamiaoyama, Minato-ku)
  • Tokyu Plaza / Nap Architects & Takenaka (4-39-3 Jingumae, Shibuya-ku )
  • Maison Hermes, Renzo Piano (5-4-1 Ginza, Chuo-ku)
  • Louis Vuitton, Jun Aoki (7-6-1 Ginza, Chou-Ku)

KÜLTÜREL YAPILAR

  • Balsoin Temple, 2-24-8 Minamiaoyama,Minato-ku
  • Senso-Ji Tapınağı, 2-3-1, Asakusa, Taito-ku
  • Gallery of Horyuji Treasures, 13-9 Uenokoen,Tatito-ku
  • Edo Tokyo Museum, 1-4-1 Yokoami, Sumida-ku
  • Ghibli Museum, 1-1-83 Simorenjaku, Mitaka-shi
  • Museum of Contemporary Art, 4-4-1 Miyoshi, Koutou-ku
  • Tokyo National Art Centre, 7-22-2 Roppongi, Minato-ku
  • The National Museum of Modern Art, 1-1 Kitanomarukoen, Chiyoda
  • Shinjuku Gyo-en National Garden, 11 Naitomachi, Shinjuku
  • National Museum of Western Art, 7-7 Uenokoen,Taito-ku
  • Mori Art Museum, Mori Tower, 6-10-1 Roppongi, Minato (Gluckman Mayner’in tasarladığı müzede güncel modern sanat eserleri bulunuyor)
  • Suntory Museum of Art, 9-7-4 Akasaka, Minatok-ku (Japon sanat ve zanaatına ilişkin koleksiyonlar için ilgil çekici bir müze)

GALERİLER

  • Espace Louis Vuitton, 5-7-5 Jingumae, Shibuya-ku (avant-garde sanatın önemli bir mekanı haline geldi)
  • Tomio Koyama Gallery, 1-3-2 Kyosumi, Koto-ku (özellikle Takashi Murakami’nin Nara Yoshimoto’nun eserlerini görmek için gidilmesi gerekn bir galeri)
  • Nezu Institute of Fine Arts , 6-5-1 Minami-Aoyama
  • Fuji Film Square, 7-3 Akasaka, 9-chome, Minato-ku
  • 21-21 Design Sight, 9-7-6 Akasaka, ,Minato-ku (Tadao Ando tasarımı günlük hayata ilişkin önemli tasarımcıların çalışmaları sergileniyor)

MEDYA / KİTABEVİ

  • Daikanyama Tsutaya books / T Site kompleks içinde
  • MoMA Design Store, 5-10-1 HYRE 3F Jingumae, Shibuya
  • Cow Books, 1-14-11 Aobadai, Meguro-ku
  • Ito-ya, 2-7-15 Ginza, Chuo-ku
  • Lokal kitap arayanlar için; Jinbocho Yasukuni bölgesi lokal sahaflar bölgesidir.

RESTAURANTLAR

  • Depachika, Tokyo’daki alışveriş merkezlerinin içinde yer alan bu mekanlarda lezzetli ve hafif atıştırmalıklar bulursunuz.
  • Beige Alain Ducasse Tokyo, sade ve seçkin ruha sahip bu mekan tasarımında yemeklerine bu sadeliği görebilirisiniz.
  • Kozue- Park Hyatt, Park Hyatt’ın 40. katındaki restoran, cam ve tahta ağırlıklı bir atmosferde hareketli Shinjuku semti ve Fuji Dağı manzarası sunuyor.
  • Gonpachi Nishiazabu, (1-13-11 Nishi Azabu, Minato Ku), Kill Bill filminin doğal seti olan bu mekanı tecrübe etmek güzeldi.
  • Daiwa Sushi, Tsukiji Fish Market dünyanın en büyük balık halinde Kuzey ve Güney Kutupları’nın sularından gelen deniz ürünlerini bulabilir ve taze taze tadabilirsiniz. Daiwa Sushi’de bu dev balık borsasındaki müthiş bir lezzet deposu. Sıradan görünümlü bu küçük sushi bar’daki lezzetleri mutlaka tatmalısınız. (Building 6, Chuo-ichiba, 5-2-1 Tsukiji, Chuo-ku)
  • Sushiko, şehir merkezinde yüksek kalitede bir sushi atıştırması yapmak istiyorsanız yolunuz eninde sonunda buraya düşecektir. Minik sushi bar sadece 11 kişilik ve belli bir menü bulunmuyor.
  • Chez Inno, Kyobashi, Chuo, Fransız mutfağında seçkiler bulabilirsiniz.
  • Sometaro, Japon usulu okonimiyakinin menüsünde başı çektiği restoran bir aile işletmesi. Geleneksel et ve sebzeden oluşan Japon yemekleri menüsüne sahip. (2-2-2 Nishi-Asakusa, Taito-ku.)
  • Sukiyabashi Jiro, (Tsukanoto Sogyo Building Ginza.)
  • Sushi-Sho, Lokallerden onaylı, Michelin yıldızını redderen şef Nkazawa’nın mekanı… En iyi sushi’ciler arasında yer alıyor. (Yorindi Building 1-11, Yotsuya Shinjuku-ku)
  • Seryna, ‘Lost in Translation’ filmi ile daha da ünlenen restoran tam bir klasik Japon restoranı. Üç kata yayılan restoranın özel odaları ve Japon stili bir bahçesi de bulunuyor. (3-12-2 Roppongi, Minato-ku)
  • Imafuku, özellikle shabu shabu için. 1-12-19 Shirokane, Minato-ku
  • Takanzawa, teppanyaki mekanı, (3 chome 5-2 Akasaka Minato –ku)
  • Gonpachi Sakura-Shimmachi, Gonpachi, Japon mutfağında markalaşmış bir lezzet kalitesi. Sakura-Shimmachi’deki şubesi de şehirdeki diğer mekanlar gibi el yapımı soba tempura ve diğer katında sumiyaki (mangal kömürü) eşliğinde hazırlanan lezzetlere yer veriyor. (1, 2F 2-9-2, Sakura-Shimmachi Setagaya-ku) / Diğer mekanları: Yakitori, (1/F & 2/F, 1-13-11 Nishi-Azabu), Minato-ku ya da gelenksel japon usulü taverna diyebileceğimiz Izakaya mekanları… en ünlülerinden biri Kill Bill filminden de doğal sahnesi olna Gonpachi Nishiazabu (1-13-11 Nishi-Azabu, Minato-ku) ve elbette taze balığın adresi olan ve yakın zamanda yeri değişecek olan Tsukiji balık marketi etrafındaki restoranlar…

OTELLER

  • Ginza Yoshimizu, Küçük bir Japon stili ‘Ryokan’ olarak hizmet veren bir otel, Dört farklı tipte odası bulunan otelin odalarında kullanılan malzemeler tamamen doğal malzemeler kullanılarak yapılmış. Akşam yemeği servisinin olmadığı otelde organik malzemeler ile hazırlanan ev yapımı lezzetli kahvaltılar sunuluyor. Kabukiza Tiyatrosu’nun arkasında bulunuyor. Zeminde yer alan performans salonu zaman zaman Japon kültürel etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. (3-11-3 Ginza,Chuo-ku)
  • Hotel Claska, 1970’lerde yapılmış bina, becerikli ve modern mimarların eli değince Tokyo’nun en hip oteline dönüşmüş. 21 odanın her birinde sanat eseri değerinde el yapımı mobilyalar bulunuyor. 5 farklı kategoriye ayrılmış odaların her bir kategorisi farklı mimarlar tarafından dizayn edilmiş. İlk katta hizmet veren kafe, lounge ve sergi salonu Tokyo gençliğinin uğrak yerlerinden. ‘Lost in Translation’ filmindeki gibi bir deneyim istiyorsanız Park Hyatt Grand Hyatt ya da Roppongi Hills’i deneyebilirsiniz. Çünkü Claska bu otellerin aksine her birinin lokasyonundan uzakta lokal bir semtte yer alan hip bir otel. Minimalist odaları, oldukça trend bir restoranı, galerisi ve defilelerden modern dans gösterilerine pek çok etkinliğin düzenlendiği performans alanıyla, Hotel Claska modern bir Japon deneyimi. (1-3-18 Chuo-cho, Meguro-ku)
  • The Nakagin, Kisho Kurokawa tarafından 1972 yılında yapılmış tarihi ‘Nakagin Capsule’ binası, Japonya’nın savaş sonrası kültürel değişimini ifade eden ‘Metabolism’ akımına iyi bir örnektir. Dünyadaki kapsül mimarinin ilk örneği olan otelde konaklama deneyimi için biraz konfordan ödün vermek gerekiyor zira odaları oldukça küçük. (Capsule Tower Bldg, Shimbashi)
  • Agnes Hotel and Apartments Tokyo, Büyük otellerin aksine sıcak ve samimi bir ev atmosferi sağlayan Agnes Hotel, bu Avrupai dizaynı, 5. katında yer alan ve 16 kişiye kadar özel gruplara servis veren Fransız mutfağına Japon yorumları katan orijinal restoranı ile tamamlıyor. (2-20-1 Kagurazaka, Shinjuku, Tokyo)
  • Ryokan Sawanoya, Geleneksel Japon evi tarzında konaklama sağlayan Ryokan Sawanoya, yer yatakları, ahşap yere yakın masalarda servis edilen yeşil çay servisi, Japon klasik geleneği olan sıcak banyoları ile kaçırılmaması gereken bir deneyim. Bisiklet kiralayarak çevreyi rahatlıkla gezebileceğiniz bu savaş öncesi ahşap yapıların olduğu semt sanat galerileri, atölyeler ve kafelerle oldukça lokal bir atmosfer sunuyor. (2 Chome, 3-11 Yanaka, Taito)
  • Hotel Seiyo Ginza, Ginza’nın göbeğinde geniş ve rahat yataklı odalarının ısı derecelerinin yanı sıra nem dengesinin de ayarlanabiliyor oluşu, 24 saat butler servisi var. Ichikawa Ebizo tarafından dizayn edilmiş restoranı ise geleneksel yemeklerin servis edildiği bir gurme restoranı var. (1-11-2 Ginza Chuo-ku)
  • Shibuya Granbell Hotel, (15-17 Sakuragaoka-cho Minatio-ku)
  • Andon Ryokan, (Taito-ku Nihonzutsumi 2-34-10)
  • Andaz Tokyo, (1-23-4 Toranomon Hills)

KAFELER

  • Cafe Kitsune (3-15-13 Minami Aoyama, Minato-ku)
  • Cafe Idol, (5-11-9 Minami Aoyama , Minato-ku)
  • Down the stairs by Arts and Science , (110 palace Aoyama, Minato-ku)
  • Aoyamanın arka sokaklarında deneysel sokak lezzetlerini tadabileceğiniz (246 Common)

Seyahatim öncesinde üstteki Restaurant ve Otel seçimlerinde yardımları dolayısıyla Zeynep Boneval’e ayrıca teşekkür ederim.